Nefes kesici Table dağının yakınında Table Bay sahil çizgisinde harika Cape Town yer almaktadır.  Güneşe doyan metropol, Güney Afrika'nın en hoş şehri olma unvanından gurur duyar.  Uzun ince binaları, yakın zamanda şehre 2014 "Dünya Tasarım Başkenti" unvanını kazandıran sürmekte olan bir kentsel yenileme programının birer kanıtıdır.

Ancak hiç bir mimari güzellik Cape Town'un sakinlerini uzun süre iç mekanlarda tutamaz.  Cape Town'un güzel limanları ve beyaz kumsalları Akdeniz iklimini tamamlamaktadır, Table Dağını çevreleyen geniş doğa koruma alanları da açık havayı tercih edenler için kusursuz bir macera alanı sunmaktadır.   Cape Town'da yaşayan insanlar spora tutkundur; kendi adını taşıyan futbol stadyumunun FIFA 2010 Dünya Kupasına ev sahipliği yapmış olması da buna tanıktır.

Şehrin ekonomik gücü, yoksul Eastern Cape ve komşu ülkelerden ek çok insanın buraya daha iyi bir yaşam için gelmesinde en önemli etkendir.  Şehir planlamacıları, şu anda neredeyse StellenBosch's şarap ülkesine kadar uzanan izinsiz yerleşkeleri kontrol altına almak için mücadele vermektedir.

Bölgenin inanılmaz biyolojik çeşitliliği de şehrin genişlemesini durdurmak için önemli bir ek sebeptir.  Cape Town'un pek çok farklı toprak türü ve mikro iklim bölgelerinin kesişim noktasında yeri, onu dünyadaki en zengin bio-çeşitliliğe sahip bölgeler arasında önemli bir yere yerleştirmektedir.   Maalesef kentsel büyüme bu ekosistemleri baskı altına alan ve yüzlerce eşsiz türü tehdit eden bir husustur ve bu nedenle de kentsel planlama daha da gereklidir.

Cape Town'un renkli Cape Dutch mimarisi ve yemyeşil banliyöleri, kafeleri, restoranları ve kulüpleri, çok sayıda doğal güzelliği ve üzüm bağlarına, kumsallara ve dağlara yakınlığı, cömert ve çok kültürlü toplumu burayı imrenilecek bir bölge yapmaktadır.