Kuzey Amerika'nın en kuzeyinde yer alan Edmonton çok yaratıcı bir şekilde 'Kuzey Kapısı' olarak bilinir.  Sudi Arabistan'dan sonra en büyük petrol ve doğal gaz rezervlerine sahip Alberta bölgesi ile şehir 1940larda 'Kanada'nın Petrol Başkenti' olarak da ünlenmişti. Bu günlerde, petrol, doğal gaz ve büyük uydu sanayileri önemli ekonomik önemlerini korumaktayken, Edmonton özellikle biyo-teknoloji ve nanoteknoloji alanında, büyümekte olan bir teknoloji sektörüne de ev sahipliği yapmaktadır.

Medeniyetin en sınır noktasında yer alması Edmonton'ın bir birinci sınıf şehir olma tutkusunu hiç azaltmamıştır; Kuzey Amerika'nın en büyük alışveriş merkezine ev sahipliği yapmaktadır (hatta dünyadaki en büyük alışveriş merkezlerinden biridir) ve pek çok Amerikan perakendecisi için pilot bölgedir ve yeni markalar hususunda dünyanın geri kalanından genellikle öndedir.

Edmonton'da yer hiç problem değildir.  'Yeşil Kuşağı' ile bilinen Edmonton, Kuzey Amerika'daki en uzun birbiri ile bağlantılı şehir-park alanına sahiptir.  Kanada'da kişi başına düşen en fazla yeşil alanı ile toplamda  111 km2lik (27.400 akre) kocaman park alanına sahiptir.

Edmonton'ın canlı ekonomisi (halihazırda Kanada'da en düşük işsizlik oranına sahiptir), yaşam kalitesi, iyi okullarının şöhreti ve sakin temposu ile bu uç kuzey bölgesinde hayat hoş bir esinti gibidir.